Babalar ve Oğulları

 'nin mimi vesilesi ile bu yazıyı yazmayı istedim, dil/uslüb & anlatımın harika. Sıkılmadan, pes etmeden devam etmelisin. Harikasın bence. Ufaktan başlayalım bizde bakalım neler çıkacak ortaya.

Öncelikle şu Kısa-Filmi izlemeniz gerekir benim yazımı anlayabilmek için. Bir Yunan yapımı, İngilizce/Türkçe altyazılı bir film. Gerçekten Baba kavramı nedir, bu az da olsa bir fikir verebilir bize. Bana çok fikir verdi mesela.


Benim babam ile aramda hep bir mesafe oldu ve hâla devam etmekte. Babamın yapısı gereği çok sert bir adamdı eskiden, abim ve ablalarımı çoğu kez dövdüğünü hayal meyal bilirim. Fakat babam emekli olduktan sonra duruldu. Özellikle abim ve ablalarımın evlenip gitmesiyle, yaşım 10 iken evin tek çocuğu haline geldim. Bir emekli çocuğu olarak istediğim tüm herşey alınmadı belki ama hiçbir eksiğim de olmadı çok şükür. 10 sene geçirdim evde, tabi zor zamanlarda oldu ama dediğim gibi canımı son derece sıkacak hiçbir şey olmadı. Şuan üniversite okuyorum başka bir şehirde ve bilirim ki babam sırf ben yokum diye alt kata bile inip oturmaz. 

Hikayesi de şöyle;

Geçmiş senelerde Annem&Babam köye gitmişlerdi, sünnet düğünü vardı akrabanın onun sebebiyle. Beni de ısrarla İzmir'e ablamın yanına tatile yapmam için gönderdiler. Çünkü ben evde tek kalmayı seven bir insanım, kafamı dinlerim ve gerçekten rahatımda yerimdedir kesinlikle kendime bakacağımı bilirler ama işte benimde kafama yattı ve gittim ablamın yanına. Ben İzmirdeyken annem ve babam döndüler buraya ama babam ben yokum diye alt kata inmemiş, orada oturamamış. - Ben normalde evde tek kalıyorum, annem ve babam ise terasta kalıyorlar ama yemek olsun, televizyon izleme olsun sürekli benim katımdalar otururuz. - 


Kısacası duygusal bir adamdır babam, beni gerçekten çok sevdiğini bilirim. Bende severim annemi babamı, kim sevmez ki?! Babam çocukları çok sever ama geçmişteki kalıntıları ablamlar ve abim gerçekten unutamamışlar ama hiçbir zaman kötü birşey olmadı aralarında, kırgınlık ve ya küskünlük. Baba ve çocukları arasında böyle şeyler olamaz bana göre zaten. Belki olabilir ama babalar her zaman gönül almasını bilirler.

Babam çevresindeki insanları çok eğlendiren bir tiptir, akrabalar arasında alay konusu olur hep çünkü yaptıkları gerçekten komiktir. Konuşma tarzını çok tatlı bulduğunu söyler herkes. Özellikle ilkokul çağlarında arkadaşlarla gezerken çoğu kez babamla karşılaştık, konuştuk. Daha sonra babamla ayrıldıktan sonra arkadaşlarım hep " babam çok tatlıymış " dediler. Kız arkadaşlarım da aynı şeyi çoğu kez söylediler. Babam gerçekten çok tatlı bir uslüba sahiptir. Ama bana göre nedense babam, çok dikkafalı. Kafasına göre yaşamayı seviyor. Kendi bildiğini, tek gerçekmiş gibi davranıyor. Babam konuşurken ben çok sıkılırım çünkü çok düşünür beni ve sürekli aynı şeyi tekrarlar ben ise aynı şeyi birkaç defa söylenince sinirlenirim, sıkılırım.

Dediğim gibi babam ve benim aramda dışarıdan bakıldığında -belki içerden de aynıdır- hep bir mesafe var. Bence tüm baba/oğul arasında mesafe vardır. Örneğin ben hayatım boyunca babamdan eğer annem evde yoksa ve para çok lazımda para istediğimi hatırlamıyorum. Belki bu bizim evin sisteminden de kaynaklanıyor olabilir çünkü bizde 'banka' annemdir. Belki bu yüzden annemden para istemeye alışmışım, bu yüzden belki babam ile aramda bir mesafe oluşmuştur. Bunun sebebi babam değil benim, bunu da biliyorum, çünkü babam ne zaman görse beni öper, sokak/ev hiç farketmez. Ben ise bence gereken karşılığı veremiyorum ama yavaş yavaş uzaklarda büyüdükçe bunun farkına varmış haldeyim.

Aklımda sürekli vardı ama  nin yazısını okuduktan sonra birkez daha düşündüm. Yaşlandılar artık, acaba yarın -Allah korusun- ya olmazlarsa. Ve ben daha hayata atılamamışken ya onlarsız birşeyler yapacaksam. Duygusal bir insanımdır ama artık duruldum, fakat böyle konularda durulsam da duygusal bakmadan edemiyorum. Düşünsenize, hayata tek başınıza atılmak zorundasınız ve özellikle babasızsanız annenize siz bakacaksınız her ne kadar kardeşiniz/abiniz/ablanız olsa da. Ve düşünsenize düğününüzü onsuz yapacaksınız, o olmayacak. Düğününüz buruk bir havada geçecek. 

Belki 30-35 yaşından sonra bu yükü kaldırabilirsiniz ama genç yaşta bunu kaldırmak mümkün değil bana göre ve hayatın bir gerçeği olmasına rağmen bence en azından buna gücümüz yetmese de babamızın/annemizin değerini bilelim. En azından diyelim ki, ölüme birşey yapamadım ama şu yaşıma kadar babam ile yapılabilecek herşeyi yaptım. Yani hayatın en büyük sorunu 'Pişmanlık', pişman olmayalım. 

Baba-Oğul konusuna genel bir yerden bakamadım, kendim üzerinden konuştum ama genel mesaj her zaman aynıdır. Benim düşünceme göre herkes benim gibidir. Umarım değerini biliyoruzdur hayatımızdaki insanların.

Sameyan Zeva


2 yorum var:

Yok dedi ki...

Sen de babadan yana şanssız değilmişsin hiç olmazsa, video beni öyle kötü yaptı ki daha önceden bunu öykü olarak bilmeme rağmen..
Çok güzel yazmışsın,dilerim uzun ömürlü olur baban

sameyanzevaa dedi ki...

Tabi ki daha kötü ilişkileri olan insanlar var tabi, iyiyim yine de ben. İnşallah :(

Yorum Gönder

Copyright © 3.21 — Hakkım varsa helal olsun.